Eğitimde istendik nedir ?

Fakiye

Global Mod
Global Mod
Eğitimde “İstendik” Nedir? Hedef mi, Hayal mi, Yoksa Toplumsal Bir Uzlaşma mı?

Selam sevgili forumdaşlar,

Bugün uzun zamandır aklımı kurcalayan bir konuyu sizinle tartışmak istiyorum: “Eğitimde istendik davranış”. Kulağa biraz akademik gelse de, aslında hayatımızın her alanına dokunan bir kavram. Çocuklarımızın nasıl bireyler olmasını istediğimizden tutun da, öğretmenlerin sınıfta nasıl bir tutum sergilediğine kadar uzanan bir mesele bu. Kısacası “eğitimin yönü”nü belirleyen gizli pusula gibi. Ama işin ilginci şu: bu pusulayı kim tutuyor? Devlet mi, öğretmen mi, toplum mu, yoksa bireyin kendisi mi?

---

“İstendik” Kavramının Temeli: Davranış mı, Değer mi?

Eğitim bilimlerinde “istendik davranış”, bireyin toplum tarafından uygun, kabul edilebilir, yararlı olarak görülen davranışları kazanması anlamına gelir.

Ama buradaki kritik nokta şu: “İstendik” olan neye göre belirleniyor?

Bir eğitim felsefecisi için istendik davranış, bireyin özgür düşünebilmesi olabilir.

Bir devlet politikacısı için ise bu, itaatkar ve kurallara uyan vatandaş anlamına gelebilir.

Bir veliye sorarsak, “saygılı, çalışkan, iyi insan” der.

Bir öğretmene sorarsak, “öğrenmeye açık ve sorumluluk sahibi öğrenci” diye tanımlar.

Yani istendik, aslında bir uzlaşma alanıdır. Herkesin kendi doğrularını, değerlerini, inançlarını içine yerleştirdiği bir eğitim kalıbı.

---

Davranışçı Yaklaşım: İstendik, Öğrenilebilir Bir Şeydir

Davranışçı psikologlara göre (Skinner, Thorndike gibi), istendik davranış gözlenebilir, ölçülebilir ve pekiştirilebilir bir olgudur.

Yani öğrencinin ne düşündüğü değil, ne yaptığı önemlidir.

Örneğin; sınıfta sessiz oturmak, öğretmene “teşekkür ederim” demek, verilen ödevi zamanında yapmak gibi davranışlar bu yaklaşımda istendiktir.

Bu bakış açısında duygular veya niyetler değil, sonuç önemlidir.

Eğer öğrenci ödül veya ceza ile doğru davranışı öğreniyorsa, sistem başarılıdır.

Ancak bu yaklaşımın eleştirilen yönü, bireyin içsel motivasyonunu ve özgürlüğünü göz ardı etmesidir.

Yani, “neden öyle davrandığını” değil, “nasıl davrandığını” merkeze alır.

---

İnsancıl Yaklaşım: İstendik, Kişisel Gelişimdir

Carl Rogers ve Maslow gibi insancıl düşünürler, istendik davranışı bireyin kendini gerçekleştirme süreci olarak görür.

Yani amaç, bireyi toplumun kalıplarına sokmak değil, potansiyelini ortaya çıkarmaktır.

Bir öğrenci resim yapmaktan mutlu oluyorsa, istendik davranış o mutluluğu desteklemektir.

Bu yaklaşımda öğretmen, bilgi veren kişi değil; rehberdir.

Ancak bu da eleştirilir çünkü toplumsal düzeni ikinci plana iter.

Herkes sadece kendi potansiyeline yönelirse, “ortak değerler” ne olacak?

İşte eğitimdeki en eski tartışmalardan biri burada başlıyor: Birey mi önce gelir, toplum mu?

---

Toplumsal Yaklaşım: İstendik, Paylaşılan Normlardır

Sosyolojik bakış açısına göre, eğitimde istendik davranış toplumun devamlılığını sağlayan normların aktarımıdır.

Bir başka deyişle, birey topluma “uyum sağlamak” için eğitilir.

Durkheim bu konuda der ki: “Eğitim, toplumun kendini yeniden üretme aracıdır.”

Yani ahlak, saygı, sorumluluk, aidiyet gibi kavramlar burada istendik olur.

Ama bu noktada soru şu:

Eğer toplumun normları yanlışsa, eğitim hâlâ istendik davranışlar mı kazandırıyor olur?

Örneğin; sorgulamayan bir vatandaş mı istendiktir, yoksa yanlış gördüğünde ses çıkaran mı?

---

Erkeklerin Objektif Yaklaşımı: Ölçülebilir Başarı Üzerinden İstendik

Forumlarda sık gördüğümüz bir şey: erkek kullanıcılar genelde konuya “veriyle” yaklaşır.

“Eğitimde istendik davranış, ölçülebilir çıktılara dayanmalıdır.” derler.

Test puanları, akademik başarı, devamsızlık oranları gibi somut göstergeler üzerinden bir analiz yaparlar.

Bu bakış açısına göre, iyi bir eğitim sistemi, öğrencide gözlemlenebilir başarı yaratmalıdır.

Yani “saygılı birey” tanımı değil, “etik kurallara uyan birey oranı” istatistiklerle ölçülmelidir.

Onlar için eğitim, bir mühendislik sistemidir: girdiler (öğretim programı) → süreç (öğrenme) → çıktı (davranış).

Ancak bu yaklaşımın eksik yönü, insanın sadece “ölçülebilir” bir varlık olmadığı gerçeğidir.

Bir çocuğun vicdanı, empatisi, yaratıcılığı—bunlar veriyle değil, hisle anlaşılır.

---

Kadınların Duygusal Yaklaşımı: İstendik, İnsanî Etkiyi Yansıtır

Kadınların konuya yaklaşımı genelde daha bütüncüldür.

Onlar için “istendik” sadece bilişsel bir hedef değil, duygusal bir gelişim sürecidir.

Bir öğrencinin sadece başarılı olması değil, mutlu olması da önemlidir.

Toplumsal etkiler, empati, dayanışma gibi kavramlar bu bakış açısında ön plandadır.

Bu yaklaşımda, eğitim “toplumsal bağ kurma” aracıdır.

Bir öğretmenin sınıfta yarattığı güven ortamı, çocukların değer gelişimini doğrudan etkiler.

Kadın kullanıcılar genelde şu tür sorular sorar:

> “Başarı ölçülür ama iyi insan olmayı nasıl ölçeriz?”

> “Eğitim sistemimiz çocuklara vicdan kazandırıyor mu?”

Yani burada “istendik”, ölçü değil; ilişkidir.

---

Modern Yaklaşım: Çoklu Değerler ve Kültürel Bağlam

Bugünün dünyasında, artık tek bir “istendik davranış” tanımı yeterli değil.

Küresel değerler (adalet, eşitlik, çevre duyarlılığı) yerel değerlerle çatışabiliyor.

Bir ülkede “otoriteye saygı” istendikken, başka bir ülkede “eleştirel düşünme” teşvik ediliyor.

Eğitim bilimciler bu yüzden “çoğulcu istendik anlayışı” kavramını gündeme getiriyor.

Yani artık hedef, tek tip birey değil; farklılıklara rağmen ortak değerleri koruyabilen bireyler yetiştirmek.

---

Peki, İstendik Kimin İstediğidir?

İşin belki de en felsefi tarafı burada başlıyor.

“İstendik davranış” kavramı, her ne kadar bilimsel görünse de aslında ideolojik bir arka plana sahiptir.

Çünkü “neyin isteneceğine” hep birileri karar verir: eğitim politikacıları, müfredat hazırlayıcıları, toplumun çoğunluğu…

Ama birey kendi istendiklerini oluşturamazsa, eğitim yine tek taraflı bir güç aracına dönüşür.

Peki sizce?

İstendik davranış bireyin içinden mi doğmalı, yoksa toplum mu onu biçimlendirmeli?

Eğitimin amacı “itaat eden birey” mi, yoksa “düşünen insan” mı olmalı?

---

Son Söz ve Tartışma Daveti

Sonuçta eğitimde istendik, kimine göre davranışsal bir hedef, kimine göre değer temelli bir süreç.

Kimileri için ölçülebilir bir sonuç, kimileri için insan olma yolculuğu.

Ama belki de asıl istendik davranış, tüm bu farklı bakışları anlayabilmek ve saygıyla dinleyebilmektir.

Şimdi sözü size bırakıyorum forumdaşlar:

Sizce eğitimde istendik, verilerle mi şekillenmeli, yoksa vicdanla mı?

Bir toplumun geleceğini kim belirler: rakamlar mı, değerler mi?