Ehlen ve sehlen dost ne demek ?

Tolga

New member
Ehlen ve Sehlen: Dostluğun Derinliklerine Yolculuk

Herkese merhaba, bu sefer biraz farklı bir konuyla karşınızdayım. Hep birlikte düşünmemiz, sorgulamamız ve belki de bir nebze olsun duygusal anlamda yüzleşmemiz gereken bir mesele var: "Ehlen ve Sehlen dost ne demek?" Bugün bir hikaye üzerinden bu kelimelerin anlamını, insanlar arası bağları, iletişimi ve duygusal ilişkileri keşfedeceğiz. Hem de bambaşka bir bakış açısıyla…

Bunu anlatırken, sadece duygusal bir bakış açısıyla değil, bir yandan da toplumsal normları, erkeklerin ve kadınların duygusal zeka farklarını göz önünde bulundurarak, derinlemesine bir inceleme yapacağız. Hadi gelin, hikayemizi dinleyelim.

Bir Yaz Akşamı, İki Farklı Dünya

Sibel ve Ali, yıllardır birbirini tanıyan iki dosttu. Aralarındaki ilişki, çocukluktan beri her şeyin paylaşıldığı, birbirlerinin sırlarını bildiği ve her zaman birbirlerinin yanında olduğu bir dostluktu. Ancak bir akşam, her şeyin değişeceğini hiç düşünmemişlerdi.

Bir gün Sibel, evlilik hayatındaki karmaşalar ve duygusal bir boşluk hissiyle Ali’ye içini dökmek için onu çağırdı. Ali, sakin ve çözüm odaklı bir şekilde Sibel'in karşısında yerini aldı. Onun, zaman zaman zor bir insan olduğunu bilir, ama her şeyin bir çözümü olduğunu da.

Sibel, gözleri dolmuş bir şekilde, "Ali, seninle konuşmak istiyorum. Ne zaman eşimle bir şeyler yaşasam, bana 'sabret', 'bekle', 'geçer' gibi sözlerle yaklaşıyor. Ama ben bununla baş edemiyorum. Kalbimde bir yara açılıyor ve her şey daha da derinleşiyor. Kendimi kaybolmuş gibi hissediyorum..." dedi.

Ali, elindeki kahvesini karıştırarak, "Sibel, anlıyorum. Ama aslında doğru olan, bu tür durumlarda duygusal tepkilerden önce çözüm üretmeye çalışmak. Evet, seni anlıyorum ama duygularını nasıl yönlendireceğini ve problemin çözümüne nasıl odaklanacağını bulmalısın. Kocanın yaklaşımı belki de seni daha çok huzursuz ediyordur. Ama bir bak, bu bir süreklilik arz eden bir durum değil. Zamanla her şey düzene girer, biz de ona göre hareket ederiz" diye yanıt verdi.

Sibel, başını hafifçe sallayarak, "Evet, ama birinin beni dinlemesi, birinin duygusal anlamda bana bir şeyler vermesi gerekiyor. Ne yazık ki, ne kadar çözüm önerisi olsa da, bazen duyguların ön planda olması gerekiyor," dedi. Gözleri bu kez hafifçe nemlendi.

Ali, dostunun içini dökmesini anlamıştı. Ama onun çözüm odaklı yaklaşımı, Sibel’i bir adım daha uzaklaştırmış gibiydi. Sibel, sadece anlayış değil, aynı zamanda duygusal bir bağ arıyordu. Ali’nin önerileri, anlık olarak ona yardımcı olamayacak türdendi. Çünkü her şeyin arkasında derin bir bağ vardı, o bağ ise duygusal bir güven ve empati gerektiriyordu.

Dostluğun Gerçek Anlamı: Duygular ve Çözümler Arasında Denge

Ali’nin yaklaşımı aslında bir çok erkek arkadaşımın yaklaşımıyla benzerdi: “Bir problem varsa, çözüm bulunmalı. Zamanla her şey düzelir. Duygularını anlıyorum ama onları yönetmek, sorunların çözülmesinde daha önemli.” Ancak, kadınların daha çok duygu odaklı yaklaşım sergilediğini görmek de mümkün. Duygusal zekâ, sorunları sadece çözmekle kalmaz, çözümün içinde o sorunun duyusal yanını da hissedebilmelidir.

Sibel bir süre suskun kaldı. Hüzünlü bir şekilde, “Beni anladığını düşünüyor musun Ali?” dedi. Ali, şaşkın bir şekilde, “Tabii ki anlıyorum, neden böyle diyorsun?” dedi.

Sibel, “Bazen insanlar sadece dinlenilmek, duygularının onaylandığını hissetmek istiyor. Çözümler ne kadar mantıklı olursa olsun, bazen insanın ruhunu sadece bir kelime iyileştirir. ‘Ehlen ve Sehlen’ demek, sadece dostunun yanında olduğunu hissettirmek demek. Bir sorunla karşılaştığında, senin arkasında olan birini görmek, duygusal anlamda güven duymak… İşte bu dostluktan gerçek anlamda anlaşılan şey.”

Ali, Sibel’in sözlerinden sonra derin bir nefes aldı ve biraz düşündü. Sibel’in beklentisini, sadece çözüm odaklı yaklaşarak karşılayamayacağını fark etti. Dostluk, duygusal ve empatik bir bağ kurmakla mümkün oluyordu. O an Ali, belki de daha önce hiç fark etmediği bir şeyi anlamıştı: Dostluk, sadece sorunları çözmek değil, aynı zamanda o sorunla ilgili duygusal bir güven oluşturabilmekti.

Sibel, sonunda gülümsedi. Ali’ye dönüp, “Seninle konuşmak, bazen her şeyin daha iyi olduğunu görmeme yardımcı oluyor. Ama biliyor musun, bazen sadece ‘Ehlen ve Sehlen’ demek, dostun olduğunu hissetmek yeterli. Senin yanında olduğumu bilmek, beni gerçekten rahatlatıyor,” dedi.

Ali, gözlerinde bir farkındalık ile, “Evet, bazen dostluk çözüm değil, empati gerektiriyor,” diye mırıldandı.

Sonuç: Dostluk, Duygusal Bağlarla Bütünleşir

Ehlen ve Sehlen… Bu kelimeler basit gibi görünse de, bir dostun derinliğini ve anlamını yansıtır. Kimimiz, çözüm arayarak karşılaştığımız sorunlara yaklaşırken, kimimiz sadece empati duymak isteriz. Fakat her iki yaklaşımın da dostlukta yeri vardır. Duygusal olarak güvenli ve anlayışlı bir alan yaratmak, bazen kelimelerle, bazen sadece bir dokunuşla mümkündür.

Siz, forumdaşlarım, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Dostlarınızla bu tür duygusal anlarda ne gibi reaksiyonlar gösteriyorsunuz? Hikayeyi okuduktan sonra, kendi dostluklarınızı bir kez daha gözden geçirebilir misiniz? Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.