Hagb sabıka sayılır mı ?

Fakiye

Global Mod
Global Mod
HAGB Sabıka Sayılır mı? Geleceğin Hukukunda Yeni Denge Arayışları

Selam forumdaşlar,

Bugün biraz geleceği konuşalım mı? Hani şu gri alanların hâlâ netleşmediği, yasaların teknolojiye, topluma, hatta vicdana yetişmekte zorlandığı dönemleri... Son zamanlarda sıkça tartışılan bir konu var: “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) sabıka sayılır mı?” sorusu. Bu soru sadece bugünün hukuk sistemiyle değil, geleceğin adalet anlayışıyla da ilgili. Ben de bu başlıkta sizlerle birlikte hem hukuki hem toplumsal hem de etik açıdan bu meseleyi masaya yatırmak, biraz da beyin fırtınası yapmak istiyorum.

Geleceğe Giden Yolda: HAGB’nin Bugünkü Konumu

Şu anda Türk hukuk sisteminde HAGB, hükmün açıklanmasının ertelenmesi anlamına geliyor. Yani kişi hakkında bir mahkûmiyet kararı verilmiş olsa da, belirli bir süre içinde suç işlememesi halinde bu karar ortadan kalkıyor. Hukuken “sabıkasız” sayılıyor. Ancak gerçekte, HAGB kayıtları gizli tutulsa da birçok kurum tarafından dolaylı yollardan erişilebiliyor. Bu da “sabıka sayılmaz” denilen bir uygulamanın, pratikte hayatı ciddi biçimde etkilediği anlamına geliyor.

Şimdi gelin, bu noktadan geleceğe bakalım: Dijital çağda, yapay zekânın karar verme süreçlerine dâhil olduğu, kişisel verilerin sınır tanımadığı bir dünyada HAGB gibi “ara statüler” nasıl değerlendirilecek?

Dijital Adaletin Gölgesinde: Veri, Hafıza ve Unutulma Hakkı

Geleceğin hukuk düzeninde en büyük tartışma “unutulma hakkı” etrafında dönecek. Çünkü dijital sistemler hiçbir şeyi gerçekten unutmuyor. Kişisel geçmişimiz, veritabanlarında, algoritmalarda, hatta sosyal medya arşivlerinde yaşıyor.

HAGB de bu bağlamda dijital hafızanın bir parçası haline gelebilir. Bugün belki “sabıka sayılmaz” diyoruz ama yarının yapay zekâ destekli işe alım sistemleri veya güvenlik taramaları, geçmişteki bir HAGB kararını “risk göstergesi” olarak değerlendirebilir.

Bu durumda şu soruyu sormak gerekiyor: Hukukun affettiği bir geçmişi, teknoloji de affedebilecek mi?

Gelecekte “hukuki temizlenme” ile “dijital temizlenme” arasında yeni bir mücadele başlayabilir.

Erkekler ve Kadınlar Arasında Farklı Gelecek Okumaları

Forumdaki dostların gözlemine bırakıyorum ama genelde erkekler bu tür konulara stratejik ve sistem odaklı yaklaşırken, kadınlar daha çok toplumsal etkiler ve insani boyut üzerine düşünmeyi tercih ediyor. Bu fark, HAGB’nin geleceğini konuşurken bile hissediliyor.

Erkeklerin bir kısmı, “Yapay zekâ bu bilgileri kullanırsa sistemsel doğruluk artar” derken; kadınlar genellikle “Peki ya o kişinin hayatı ne olacak? İkinci bir şans hakkı elinden alınırsa ne olur?” diye soruyor.

İşte bu farklı bakış açıları, geleceğin hukukunun şekillenmesinde belirleyici olacak. Adaletin sadece doğruyu değil, aynı zamanda insanı da gözetmesi gerektiği yönündeki tartışmalar büyüyecek.

Toplumsal Algı: Hukukun Unuttuğunu Toplum Unutur mu?

HAGB’nin pratikteki en büyük etkisi, toplumun “etik hafızasında” yatıyor. Yani bir kişi hukuken temize çıksa bile, çevresinin onu öyle kabul etmesi yıllar alabiliyor.

Gelecekte bu algı, dijital kimliklerle daha da katı hale gelebilir. Düşünsenize, bir blockchain temelli adli kayıt sistemi kuruluyor ve bu sistem “silinemez geçmiş” mantığıyla çalışıyor. O zaman HAGB gerçekten sabıka sayılmaz mı, yoksa herkesin erişebildiği bir etiket haline mi gelir?

Bu noktada şu soruları sormadan geçemiyorum:

- Adaletin amacı hatırlamak mı, unutturmak mı?

- İnsan hatalarından arınabilir mi, yoksa veri dünyasında hep iz mi bırakır?

- Hukuk, gelecekte merhameti nasıl tanımlayacak?

Geleceğin Hukukunda Şeffaflık mı, İkinci Şans mı?

Yakın gelecekte hukuk sistemleri iki kutup arasında sıkışacak: Şeffaflık ve affedicilik.

Bir yanda “her şey açık olmalı” diyen güvenlik odaklı yaklaşımlar; diğer yanda “herkes ikinci bir şansı hak eder” diyen insancıl yaklaşımlar.

HAGB’nin geleceği, bu iki eğilim arasındaki dengenin nerede kurulacağına bağlı olacak.

Yapay zekâ destekli yargı sistemleri, büyük veri analizleri, suç tahmin algoritmaları gibi teknolojiler geliştikçe, bireylerin geçmişine dair bilgiler daha görünür hale gelecek. Ancak etik hukukçular, “adalet sadece cezalandırma değil, yeniden kazanma sanatıdır” diyerek yeni bir hukuk felsefesi önerebilirler.

Kadınların İnsan Odaklı Tahminleri: Empatiye Dayalı Hukuk

Kadın hukukçuların ve sosyologların öngörülerine göre, geleceğin hukuk sistemi sadece cezaya değil, rehabilitasyona da odaklanacak.

Empati merkezli “onarıcı adalet” kavramı, HAGB benzeri uygulamaların temelini oluşturabilir.

Bir bireyin geçmişi, onu dışlamak için değil, yeniden topluma kazandırmak için değerlendirilecek.

Kadınların bu alandaki vizyonu, toplumun etik dönüşümünü hızlandırabilir. Çünkü insanı merkeze alan bir adalet anlayışı, yalnızca suçla değil, suçun nedenleriyle de ilgilenir.

Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: Güvenlik ve Sistemsel Doğruluk

Erkeklerin perspektifinde ise konu daha çok sistem güvenliği, veri doğruluğu ve kamu düzeni açısından ele alınıyor.

“Eğer biri suç işlediyse, bunu bilmek hakkımız değil mi?” düşüncesi, geleceğin veri temelli hukuk sistemlerinde hâkim olabilir.

Ancak bu yaklaşımın sınırı nerede çizilecek?

Toplumun güvenliği bireyin mahremiyetini aşarsa, adalet gerçekten adil kalabilir mi?

Bu noktada topluluk olarak tartışmamız gereken büyük soru şu:

Adalet mi daha önemli, yoksa özgürlük mü?

Forumdaşlara Davet: Geleceğin Adaletini Birlikte Kuralım

Arkadaşlar, bu konu sadece hukukçuların değil, hepimizin hayatını etkileyecek bir mesele.

Yarın işe başvururken, bir banka kredisi alırken, hatta bir oyuna kaydolurken bile sistem geçmişimizi değerlendirebilir.

O halde hep birlikte düşünelim:

- Dijital çağda “ikinci şans” mümkün mü?

- Hatalarımızdan sıyrılabilir miyiz, yoksa veri bizi hep tanır mı?

- Geleceğin hukukunda vicdanın yeri ne olacak?

Belki de geleceğin adaleti, insanın hızla gelişen teknolojiye rağmen hâlâ kalpten gelen bir denge kurabilme yetisinde yatıyordur.

Gelin, bu başlık altında geleceğin adaletini birlikte kuralım, çünkü yarının yasaları bugünün tartışmalarında doğacak.