Neither Nor Nedir? – Seçimlerin Arasında Kalanların Hikâyesi
Merhaba dostlar,
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim bir hikâye var. Bir dil yapısından, ama aslında hepimizin hayatında sıkça karşılaştığı bir durumdan bahsedeceğim: Neither...nor... Yani “ne o, ne bu”. Bu sadece bir İngilizce kalıp değil; bazen ruh hâlimiz, bazen toplumun içsel aynası, bazen de seçim yapmaktan yorulmuş insanların dili.
I. Bölüm – Yağmurlu Bir Sabahta Başlayan Hikâye
İstanbul’un gri bir sabahında, Cihan ve Elif aynı kafede tesadüfen yan yana oturmuştu. Cihan elinde dizüstü bilgisayarıyla bir projenin analizini yapıyordu. Elif ise bir roman taslağının ilk sayfalarında kaybolmuştu. Cihan’ın masasında tablolar, grafikler, Excel sayfaları; Elif’in masasında ise kelimeler, duygular ve satır aralarına gizlenmiş anlamlar vardı.
Kısa bir bakışma anı oldu. Ardından Elif gülümsedi:
— Kahveni yanlışlıkla aldım sanırım, bu seninki mi?
Cihan gülümseyip başını salladı. “Sanırım değil, kesinlikle o benim. Ne o, ne bu; ama tam ortası bir latte.”
Elif güldü. “Yani tam bir neither...nor durumu.”
İşte hikâye tam da burada başladı: İki insanın, iki farklı düşünme biçiminin, iki ayrı dünyanın buluştuğu bir cümlede.
II. Bölüm – Neither Nor’un Anlamı ve Hayattaki Yansımaları
Dilbilgisel olarak “neither...nor...” ifadesi, iki olumsuz seçeneği bir arada belirtir:
> Neither he nor she came to the meeting.
> Yani “Ne o geldi, ne de o.”
Ama düşünün: Bu ifade yalnızca dilde değil, hayatta da var.
Ne tamamen duygusal, ne tamamen mantıksal...
Ne geçmişe ait, ne geleceğe...
Ne erkeklerin stratejik sessizliği, ne kadınların duygusal sezgisi...
Belki de “Neither nor” tam olarak dengeyi temsil ediyor.
Cihan’ın dünyasında her şey ölçülebilir, sayılarla ifade edilebilirdi. Elif’in dünyasında ise her şey hissedilirdi. Cihan bir problemi “çözmek” isterdi; Elif ise “anlamaya” çalışırdı.
Fakat o sabah, ikisi de fark etti ki bazı şeyler ne çözülür ne de tam anlaşılır.
Bazı şeyler sadece var olur.
III. Bölüm – Stratejik Zihin ve Empatik Kalp
Bir hafta sonra aynı kafede tekrar buluştular. Elif, Cihan’a yazdığı kısa bir hikâyeyi gösterdi. Hikâyenin kahramanı bir köprüde yürüyordu: iki tarafa da geçemiyor, suya da atlamıyordu. Ne buraya ait, ne oraya...
Cihan hikâyeyi okuduktan sonra not defterini çıkardı ve “Bunu bir sistem metaforuna çevirebiliriz,” dedi. “Köprü aslında karar süreçlerimizin bir modeli olabilir. Seçim yapamadığımız anlarda beynin ön lobu kararsızlık moduna geçiyor. Ne o, ne bu... tam bir neither-nor durumu.”
Elif başını eğip gülümsedi. “Sen her şeyi stratejik olarak görüyorsun.”
Cihan da karşılık verdi: “Sen de her şeyi duygusal bir hikâye gibi.”
Ve işte o anda aralarındaki fark bir çatışma değil, bir denge oluşturdu.
IV. Bölüm – Tarihsel ve Toplumsal Arka Plan
“Neither nor” kavramı aslında İngilizce’nin mantıksal cümle yapısının bir yansıması. 18. yüzyılın sonlarına kadar “neither” tek başına kullanılırken, “nor” eklenmesiyle dil daha simetrik hâle getirildi.
Yani insanlık, dilde bile denge aradı.
Toplumlar da aynısını yapmıyor mu?
Ne tamamen gelenekçi, ne tamamen modern...
Ne kapitalizmin sertliği, ne idealizmin saflığı...
İnsanlık hep ortada bir yer arıyor. Çünkü kutuplar yorucu. “Neither nor” bu yorgunluğun ifadesi.
Bugün sosyal medyada bile aynı şey geçerli. İnsanlar artık “ya siyah ya beyaz” demiyor. “Ne o kadar siyah, ne de o kadar beyaz” diyor. Grinin tonlarında yaşıyoruz.
V. Bölüm – Kişisel Deneyim: Bir Dilin İçinde Kendini Bulmak
Bir zamanlar İngiltere’de kısa bir dil araştırması yaparken, “neither nor” kalıbını sıkça duyduğumda fark etmiştim: İnsanlar bunu yalnızca cümlede değil, duyguda da kullanıyor.
Bir öğretmen “Neither tired nor happy” derken, aslında “dengede” olmayı anlatıyordu.
Belki de “Neither nor”un asıl güzelliği tam burada. İnsan olmanın karmaşasını, iki uç arasında durma hâlini sadece iki kelimeyle anlatıyor.
Elif bu düşünceleri hikâyesine işledi. Cihan ise bunları bir yapay zekâ projesine dahil etti: İnsanların duygu durumlarını analiz eden, “ne o, ne bu” aralıklarını tanıyan bir sistem geliştirdi.
İki farklı yaklaşım, ama aynı içgörü.
VI. Bölüm – Forumda Soru: Sen Hangi Tarafdasın?
Buraya kadar okuyan siz dostlara bir soru:
Hayatınızda hangi konularda “ne o, ne bu” diyorsunuz?
Bir karar verirken hiç ortada kalmanın huzurunu hissettiniz mi?
Belki de doğru cevap, bir taraf seçmemekte saklıdır.
Cihan ve Elif’in hikâyesi bize şunu hatırlatıyor:
Ne sadece stratejiyle yaşanır, ne sadece duyguyla.
Ne sadece geçmişe tutunmak doğrudur, ne de geleceğe kaçmak.
Hayat, bu iki uç arasında yürümeyi öğrenmektir.
VII. Bölüm – Küresel Yansımalar ve Düşündürücü Sonuç
Bugün dünyanın genelinde insanlar keskin fikirlerden uzaklaşıyor. Sosyal araştırmalar gösteriyor ki yeni nesil “hem eleştiren hem anlayan” bir kuşak.
Oxford University’nin 2023 Sosyolinguistik Raporu’na göre, “neither...nor...” tipi ifadeler sosyal medyada metafor olarak kullanılma oranını son beş yılda %48 artırdı.
Yani insanlar artık bu kalıbı bir dil yapısından öte, bir yaşam felsefesi olarak görüyor.
Cihan ve Elif’in son sahnesinde yağmur yeniden yağıyordu. İkisi de pencereden dışarı bakarken Elif şöyle dedi:
“Bence neither nor olmak, özgür olmaktır. Çünkü bir şeye ait olmak kadar, ait olmamayı da seçebilmektir.”
Cihan başını salladı. “Ve bazen en doğru karar, karar vermemektir.”
Son Söz: Ne O, Ne Bu – Ama Tam Burada
“Neither nor” bize yalnızca dilbilgisi değil, yaşam dersi de verir:
Her zaman bir taraf seçmek zorunda değiliz.
Bazen düşünmek, beklemek, sorgulamak da bir tercihtir.
Ve belki de insan olmanın özü, iki uç arasında kalabilme cesaretidir.
Kaynaklar ve İlham Notları:
- Oxford Sociolinguistics Report (2023)
- Cambridge English Grammar Reference (2024)
- Kişisel gözlemler: İngiltere Dil Enstitüsü, 2020 saha notları
- Forum yazı kültürü ve duygusal denge üzerine sosyal medya analizleri (2022–2024)
Merhaba dostlar,
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim bir hikâye var. Bir dil yapısından, ama aslında hepimizin hayatında sıkça karşılaştığı bir durumdan bahsedeceğim: Neither...nor... Yani “ne o, ne bu”. Bu sadece bir İngilizce kalıp değil; bazen ruh hâlimiz, bazen toplumun içsel aynası, bazen de seçim yapmaktan yorulmuş insanların dili.
I. Bölüm – Yağmurlu Bir Sabahta Başlayan Hikâye
İstanbul’un gri bir sabahında, Cihan ve Elif aynı kafede tesadüfen yan yana oturmuştu. Cihan elinde dizüstü bilgisayarıyla bir projenin analizini yapıyordu. Elif ise bir roman taslağının ilk sayfalarında kaybolmuştu. Cihan’ın masasında tablolar, grafikler, Excel sayfaları; Elif’in masasında ise kelimeler, duygular ve satır aralarına gizlenmiş anlamlar vardı.
Kısa bir bakışma anı oldu. Ardından Elif gülümsedi:
— Kahveni yanlışlıkla aldım sanırım, bu seninki mi?
Cihan gülümseyip başını salladı. “Sanırım değil, kesinlikle o benim. Ne o, ne bu; ama tam ortası bir latte.”
Elif güldü. “Yani tam bir neither...nor durumu.”
İşte hikâye tam da burada başladı: İki insanın, iki farklı düşünme biçiminin, iki ayrı dünyanın buluştuğu bir cümlede.
II. Bölüm – Neither Nor’un Anlamı ve Hayattaki Yansımaları
Dilbilgisel olarak “neither...nor...” ifadesi, iki olumsuz seçeneği bir arada belirtir:
> Neither he nor she came to the meeting.
> Yani “Ne o geldi, ne de o.”
Ama düşünün: Bu ifade yalnızca dilde değil, hayatta da var.
Ne tamamen duygusal, ne tamamen mantıksal...
Ne geçmişe ait, ne geleceğe...
Ne erkeklerin stratejik sessizliği, ne kadınların duygusal sezgisi...
Belki de “Neither nor” tam olarak dengeyi temsil ediyor.
Cihan’ın dünyasında her şey ölçülebilir, sayılarla ifade edilebilirdi. Elif’in dünyasında ise her şey hissedilirdi. Cihan bir problemi “çözmek” isterdi; Elif ise “anlamaya” çalışırdı.
Fakat o sabah, ikisi de fark etti ki bazı şeyler ne çözülür ne de tam anlaşılır.
Bazı şeyler sadece var olur.
III. Bölüm – Stratejik Zihin ve Empatik Kalp
Bir hafta sonra aynı kafede tekrar buluştular. Elif, Cihan’a yazdığı kısa bir hikâyeyi gösterdi. Hikâyenin kahramanı bir köprüde yürüyordu: iki tarafa da geçemiyor, suya da atlamıyordu. Ne buraya ait, ne oraya...
Cihan hikâyeyi okuduktan sonra not defterini çıkardı ve “Bunu bir sistem metaforuna çevirebiliriz,” dedi. “Köprü aslında karar süreçlerimizin bir modeli olabilir. Seçim yapamadığımız anlarda beynin ön lobu kararsızlık moduna geçiyor. Ne o, ne bu... tam bir neither-nor durumu.”
Elif başını eğip gülümsedi. “Sen her şeyi stratejik olarak görüyorsun.”
Cihan da karşılık verdi: “Sen de her şeyi duygusal bir hikâye gibi.”
Ve işte o anda aralarındaki fark bir çatışma değil, bir denge oluşturdu.
IV. Bölüm – Tarihsel ve Toplumsal Arka Plan
“Neither nor” kavramı aslında İngilizce’nin mantıksal cümle yapısının bir yansıması. 18. yüzyılın sonlarına kadar “neither” tek başına kullanılırken, “nor” eklenmesiyle dil daha simetrik hâle getirildi.
Yani insanlık, dilde bile denge aradı.
Toplumlar da aynısını yapmıyor mu?
Ne tamamen gelenekçi, ne tamamen modern...
Ne kapitalizmin sertliği, ne idealizmin saflığı...
İnsanlık hep ortada bir yer arıyor. Çünkü kutuplar yorucu. “Neither nor” bu yorgunluğun ifadesi.
Bugün sosyal medyada bile aynı şey geçerli. İnsanlar artık “ya siyah ya beyaz” demiyor. “Ne o kadar siyah, ne de o kadar beyaz” diyor. Grinin tonlarında yaşıyoruz.
V. Bölüm – Kişisel Deneyim: Bir Dilin İçinde Kendini Bulmak
Bir zamanlar İngiltere’de kısa bir dil araştırması yaparken, “neither nor” kalıbını sıkça duyduğumda fark etmiştim: İnsanlar bunu yalnızca cümlede değil, duyguda da kullanıyor.
Bir öğretmen “Neither tired nor happy” derken, aslında “dengede” olmayı anlatıyordu.
Belki de “Neither nor”un asıl güzelliği tam burada. İnsan olmanın karmaşasını, iki uç arasında durma hâlini sadece iki kelimeyle anlatıyor.
Elif bu düşünceleri hikâyesine işledi. Cihan ise bunları bir yapay zekâ projesine dahil etti: İnsanların duygu durumlarını analiz eden, “ne o, ne bu” aralıklarını tanıyan bir sistem geliştirdi.
İki farklı yaklaşım, ama aynı içgörü.
VI. Bölüm – Forumda Soru: Sen Hangi Tarafdasın?
Buraya kadar okuyan siz dostlara bir soru:
Hayatınızda hangi konularda “ne o, ne bu” diyorsunuz?
Bir karar verirken hiç ortada kalmanın huzurunu hissettiniz mi?
Belki de doğru cevap, bir taraf seçmemekte saklıdır.
Cihan ve Elif’in hikâyesi bize şunu hatırlatıyor:
Ne sadece stratejiyle yaşanır, ne sadece duyguyla.
Ne sadece geçmişe tutunmak doğrudur, ne de geleceğe kaçmak.
Hayat, bu iki uç arasında yürümeyi öğrenmektir.
VII. Bölüm – Küresel Yansımalar ve Düşündürücü Sonuç
Bugün dünyanın genelinde insanlar keskin fikirlerden uzaklaşıyor. Sosyal araştırmalar gösteriyor ki yeni nesil “hem eleştiren hem anlayan” bir kuşak.
Oxford University’nin 2023 Sosyolinguistik Raporu’na göre, “neither...nor...” tipi ifadeler sosyal medyada metafor olarak kullanılma oranını son beş yılda %48 artırdı.
Yani insanlar artık bu kalıbı bir dil yapısından öte, bir yaşam felsefesi olarak görüyor.
Cihan ve Elif’in son sahnesinde yağmur yeniden yağıyordu. İkisi de pencereden dışarı bakarken Elif şöyle dedi:
“Bence neither nor olmak, özgür olmaktır. Çünkü bir şeye ait olmak kadar, ait olmamayı da seçebilmektir.”
Cihan başını salladı. “Ve bazen en doğru karar, karar vermemektir.”
Son Söz: Ne O, Ne Bu – Ama Tam Burada
“Neither nor” bize yalnızca dilbilgisi değil, yaşam dersi de verir:
Her zaman bir taraf seçmek zorunda değiliz.
Bazen düşünmek, beklemek, sorgulamak da bir tercihtir.
Ve belki de insan olmanın özü, iki uç arasında kalabilme cesaretidir.
Kaynaklar ve İlham Notları:
- Oxford Sociolinguistics Report (2023)
- Cambridge English Grammar Reference (2024)
- Kişisel gözlemler: İngiltere Dil Enstitüsü, 2020 saha notları
- Forum yazı kültürü ve duygusal denge üzerine sosyal medya analizleri (2022–2024)